10 Mart 2016 Perşembe

SABAHATTİN ALİ-KÜRK MANTOLU MADONNA-KİTAP YORUMU

Sabahattin Alinin yazmış olduğu Kürk Mantolu Madonna 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır.18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 tarihleri arasında Hakikat gazetesinde 'Büyük Hikaye' adı altında  yayımlanmıştır.Kitap 160 sayfadan oluşup Yapı Kredi Yayınları tarafından basılmıştır.Kitap da kendi halinde yaşayan bir adamın karşı tarafa duyduğu aşkı konu almıştır.

Hikaye bir gencin çalıştığı yerde bulunan iş arkadaşı Raif Efendiyi kendi bakış açısından anlatmasıyla başlar...
.
Romanın baş karakteri Raif Efendi içine kapanık,dış dünyayla bağlantısı olmayan,çekingen,kendi hayatını içinde yapayalnız yaşamış bir karakterdir.Hayatında devamlı hor görülmüş,sesini kimselere duyuramamış ve uğradığı bütün haksızlıklara boyun eğmiştir.İstemediği bir hayatı yaşamaktadır.Evlidir ve ailesiyle beraberdir.Ailedeki bütün fertler kendisinin var olup olmadığından haberi yoktur.Hayatındaki vazgeçilmez anısını hiç kimselere anlatamamış,bir deftere yazıya dökmüştür.

Babasının sabunculuk mesleğini öğrenmesi için Berline göndermesiyle işler karışır.Sanata olan ilgisiyle Berlinde sanat galerilerini dolaşır.Bir gün dolaştığı sanat galerisinde bir kadının portresini görür.Portredeki kadını hiç görmediği halde aşık olur.Hayallerini kurduğu kadına çok benziyordu.Kürk mantosunun içinde çok zarif ve çok naiftir.Bu portre daha önce hissetmediği duygularının dışarıya vurmasını sağlıyordu.Raif Efendi hemen tabloda,tablonun sahibinin ismini bulmaya çalışıyordu.Tablonun Maria Pudere ait olduğunu buldu.Tabloya hayran dolu gözlerle her geçen gün bakmaktadır.Hiç sıkılmadan,usanmadan her gün tabloyu dolu dolu izlemeye gelmektedir.Bu sırada da dışarıdaki gözlerin farkında değildir.Bir gün tabloyu seyrederken yanına bir bayan gelir.Bayan tablonun sahibi Maria Puderin ta kendisidir.Raif efendinin tabloya haran hayran bakması hoşuna gitmiştir ve merak edip Raif efendiyle tanışmıştır.Raif efendi başta ondan pek hoşlanmamıştır.Kendisiyle dalga geçtiğini düşünür.Konuştuğu kişinin tablonun sahibi olduğunu öğrenince hayatı biranda değişir.

Marianın karakteri Raif efendiye göre daha farklıdır.Maria kendisinin özgür yetiştiğini,canının istediği her şeyi yaptığını anlatır.Kendince kadınların ezilmemesi gerektiğini düşünür.Erkeklerin kadınlara karşı takındıkları tavrı hiç sevmez,kadınların da erkekler gibi aynı haklara sahip olduğunu düşünür.Raif Efendi için farklı bir karaktere sahip olsa da ikisi de çok iyi arkadaş olurlar.Beraber sanat galerilerine,orkestralara giderler.Raif Efendi Berlini pek fazla bilmediği için Maria kendi sevdiği mekanları ve Berlinin kendince önemli yerlerini gezdirir.Raif Efendi Mariayı çok sevmektedir ama Maria Raife açık açık kendisine aşık olmadığını sadece arkadaş olarak kalmak istediğini söyler.Raif Efendi ilk başta hayal kırıklığına uğrar ama kendisi için bu bir engel değildir.Çünkü hayatında ilk kez kendisini anlayan,bu şekilde hislerini yoğun yaşadığı bir zaman olmamıştır.Yine de her şeye rağmen arkadaşlıklarını dolu dolu yaşarlar.Bazı kitaplarda olduğu gibi bu kitapta da hikayenin sonu kötü biter.


Raif Efendi babasının öldüğüne dair bir mektup alır.Bu sebep den dolayı Havrana yani asıl yaşadığı yere geri dönmesi gerekmektedir.Mariadan ayrılmak hiç istemez.Mariayla mektup sayesinde birbirlerine haber vereceklerine dair söz verirler.Raif Efendi işleri yoluna koyduktan sonra onu da yanına alacağını söyler.Bu nedenle Raif Efendi bir gözü arkada Havrana gider.Havranda onu hiç umursamayan,daha doğrusu aileden biri olarak görmeyen ailesi yani ölen babası miras olarak bakımsız bir zeytinlik bırakmıştır.Zaten Raif Efendinin para da pul da gözü yoktur.Bu arada Raif Efendi Mariadan haberler alır.Her mektubunda Maria  güzel bir haberin olduğunu söyler.Raif Efendi defalarca ne haberi olduğunu sorduysa da Mariada defalarca geldiğimde öğrenirsin diye Raif Efendinin merakını dindirmeye çalışır.

Raif Efendi bi zaman sonra Mariadan mektup alamaz olur.Bu durumu kötü düşünmez tam tersi kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür.Raif Efendinin hiç istemediği kendisini yalnız hissettiği yaşamı burda başlar.Sevmediği bir kadınla evlenir.Raif Efendi tam on yıl sonra bir akşam Ankara sokaklarında Marianın akrabasını yanında küçük bir kız çocuğuyla görür.Mektupların kesildiğini,işin aslını o zaman anlar.Maria ağır bir hastalık sonucu hayatını kaybeder.Mektuplarda devamlı söylediği güzel haber ikisinin canından,kanından bir kız çocuğunun olduğunu söyler.Maria doğumdan birkaç ay sonra ölmüştür ve o zaman anlar Raif Efendi karşısında duran küçük kızın aslında onun kızı olduğunu...
Evet arkadaşlar ben bu kitabı çok beğendim ve isteyerek büyük bir heyecanla okudum.Kitap günümüzdeki romanlara nazaran geçmiş dönemlerde yazıldığı için anlatım tarzı,hikayede kullanılan bazı kelimeler farklı.Bu kitabı sizlerde okuduğunuzda fark edeceksiniz.Eğer hala okumadıysanız hemen okumanızı tavsiye ediyorum.Herkesin rafında mutlaka bulunması gereken bir kitap.

SABAHATTİN ALİNİN DİĞER ROMANLARI

  • Kuyucaklı Yusuf (1973)
  • İçimizdeki Şeytan (1940)
En kısa zamanda bu romanlarıda okuyup sizlere yorumlamak istiyorum

2 yorum:

  1. Ne kitap ama demi :) Bende çok beğenerek okumuştum. Hatta blogum da yer vermiştim. Bende beklerim. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  2. Yorumun için teşekkürler.Muhteşem bir kitaptı aşkı en saf ve temiz duygularıyla anlatmış.Hemen bloguna gidip bakmak istiyorum:) :)

    YanıtlaSil