17 Mart 2016 Perşembe

KURUCUNUN KIZI-AMY ENGEL-KİTAP YORUMU


Kitabın Gerçek adı:The Book of Ivy
Kitabın Türü:aşk,yetişkin,genç,distopya
Kitabın Sayfa Sayısı:272
Kitabın Yayınevi:Yabancı Yayınları

Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş,sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı.Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer`lar ve Westfall`lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti.Ve beş yıl sonra barış ve kontrol,her yıl yapılan bir törenle,kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.

Benim adım Ivy Westfall ve görevim ve görevim basitti:Başkan`ın oğlunu,müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak.
Ama görünen o ki,Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz,zalim bir çocuk değil.Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir.Ama kaderimden kaçmama imkan yok.Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim. 

Çünkü Bishop ölmeli.Ve onu öldüren ben olmalıyım...

ÖVGÜLER

'Etkileyici ve iyi düşünülmüş bir dünya,merak uyandırıcı bir başlangıç,cesur bir kahraman.'

-KIRKUS REVIEWS

'Güçlü karakterler,karmaşık ilişkiler,politik entrikalar ve ihanet,kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak; daha fazlasını istemenizi sağlayacak.'

-SCHOOL LIBRARY JOURNAL

'Düşündürücü,dokunaklı ve seksi!Okurlar Kurucunun Kızı`nı bitirmek için gecelerini gündüzlerine katacaklar ve dudaklarında Bishop Lattimer`ın adıyla uykuya dalacaklar.'

-MEL,ERİN VE REGINA READ-A-LOT`DAN REGINA

'Kurucunun Kızı`ında bir distopyada arayacağınız her şey var:tüyler ürpertici olay örgüsü,heyecan verici karakterler ve her kelimesi özenle yazılmış bir hikaye.'

-INSIGHTFUL MINDS REVIEWS`DEN KRIS

'Bu romanı o kadar sevdim ki iki oturmada yalayıp yuttum.Ani bir aşk yok!Aşk üçgeni yok!
Ve en iyisi anlatıcının sağduyusu var ve bunu kullanıyor!Yavaş yavaş gelişen aşk inandırıcı ve Ivy ve Bishop`ı kolayca anlayabiliyorsunuz.Heyecanla ikinci kitabı bekliyorum.'

-MAGNA MANIAC CAFE`DEN JULIE

'İlk romanıyla Amy Engel okuduğum en iyi distopya romanlarından birini yaratmayı başarmış.Elden bırakılması imkansız.'

-BIBLIOPHILL,PLEASE`DEN KAYLA

Merhabalar.Bu sefer sizlere Yabancı Yayınlarından Kurucunun Kızı`nı takdim ederim.
Roman da iki gencin zoraki evlenip hem şehirlerindeki adaleti sağlaması için evlendiği genci öldürme planlarıyla başlıyor.Kız evlendikten sonra kocasını da aynı mevzudan şikayetçi olduğunu anlıyor.Ama genç kız kocasını öldürmek zorunda.
İlerleyen bölümlerde genç kız kocasının çekimine kapılıyor.Ve öldürme planından vazgeçip kendisini feda ediyor.



Kitabın yorumunu çok kısa tuttum.Çünkü konunun tamamını anlatmamak için,daha fazlasını kitap da bulabilirsiniz.Ben kitabı açıkçası kendime göre farklı buldum.Benim tarzıma göre daha değişik.Aşk romanlarını sevdiğim için...Bu demek değildir ki aşk konusu geçmiyor.Tabi ki de aşk var.Hatta çok iyi anlatılmış konusundan sapmadan.Kitap her haliyle güzeldi.Şunu itiraf edeyim.Kitabın 7.bölümlerine doğru pek umduğumu bulamadığımı zannettim ama okumaya devam edince kitap beni sürüklemeye başladı.Bir de kapağının ciltli ve beyaz olup üzerinde altın sarısı renginde yazılması.Ben ilk defa görüyorum beyaz ciltli bir kitap...Yabancı Yayınları gerçekten çok iyi bir kitap çıkarmış.
Kitabın 2.serisine de okuyacağım.Merakla...Neyse çok uzatmadan ben kitabı beğendim ve herkese tavsiye ederim.



Yazarın diğer romanı:
  1. Devrimin Kızı




16 Mart 2016 Çarşamba

AHMET BATMAN-BANA İKİMİZİ ANLAT-KİTAP YORUMU

Ahmet Batmanın yazmış olduğu Bana İkimizi Anlat romanı Destek Yayınlarının Aralık 2014 yıllarında basmış olduğu bir deneme türüdür.Roman da Ahmet Batman,yaşanamayan aşklar üzerine,anlamlı cümlelerle ve etkileyici anlatım tarzıyla okuyuculara sunmuştur.

Karakterimiz Rüzgar Demirsoy annesi ve dedesiyle birlikte yaşamaktadır.Küçük yaşda babasını bir kazada kaybetmiştir.Yan komşusu Yağmur Atalaya aşık olmuştur.Bu aşk 8 yaşındayken bisiklet çarpışması sonucu oluşmuştur.Rüzgar karakteri daha çok içine kapanık,pek fazla arkadaşı olmayan,ama içinde düşündüklerini,konuşamadığı duyguları yazıya döken,aşkı için şiirler yazan,kitap okuyan ve Yağmuru karşılıksız seven bir karakterdir.Yağmur ise ailede tek kızdır ve rüzgarla samimi bir arkadaşlık kurmaktadır.Ama kendisi arkadaşlıktan öteye geçmemektedir.Berker adındaki sevgilisiyle beraberdir.Berker ile araları kötü olduğu zamanlarda hep rüzgarın yanına gelerek ondan destek ve ilgi bulmaya çalışmaktadır.

Rüzgar üniversiteyi bitirmiş ve şirketlerinin başına patron olarak geçmiştir.Ama rüzgarın aklı Yağmur dadır.Aşkını bir türlü itiraf edemediği için sürekli içindeki duyguları kağıtlara aktarmaktadır.
Rüzgar Yağmura olan aşkını aha fazla içinde saklamanın anlamsız olduğunu düşünürek Yağmura açılır Yağmur dan bir karşılık alamaz.Bu durum karşısında Rüzgar akşam vakti kafasını dağıtmak için evi terk eder.Sabahleyin eve geldiğinde annesini koltukta yatarken bulur.Annesinin koltukta uyuduğunu düşünüp onun için sürpriz bir kahvaltı hazırlamaya başlar.Fakat annesini kahvaltı için kaldırmak istediğinde ellerinin buz gibi olduğunu ve öldüğünü görür.Rüzgar yıkıldığını düşünmeye başlar.Annesinin onun için bıraktığı kutuyu bulur ve içindeki gerçeklerle yüzleşir.Annesinin gerçekte annesi olmadığını gerçek annesinin doğum sırasında ölüp babasının da kendisine bakamayacağı için doktorları Müberra Hanıma yani şimdiki annesine verdiğini öğrenir.Bu olay Rüzgar için son nokta olur.Buradaki yaşamını arkada bırakıp Bozcaada ya yerleşir.Herkesden uzaklaşmış bir şekilde hayatına devam etmektedir.Hatta kendine internet üzerinden bir blog açıp Mecaz Adam adı altında aşkını,duygu ve düşüncelerini yine yazıya döker.

Rüzgar artık kendi kimliğinden Mecaz Adam kimliğine bürünmüştür.Bloguna yazdıklarını herkes takip etmektedir.Takipçilerinden birçok mesaj gelirken bir gün mesajlarının içinde Yağmur dan mesaj geldiğini görür.Yağmurla yapmış olduğu mesajlaşmalar sonucunda Yağmurun Berker den ayrıldığını,Rüzgara haksızlık yaptığını,her gün rüzgarın gelebileceğini düşündüğünü öğrenir.Rüzgar artık Yağmurdan ikisini anlattığını görünce eski yaşamına ve Yağmura geri döner...

Ben kitabı çokk ama çokk beğendim.Kitabın içindeki sözler,Rüzgarın Yağmura yazmış olduğu mektuplar harikaydı..Bu sözleri defterime not ettim.Evett...Benim gibi aşk romanlarını okumayı sevenlere tavsiye ederim.Dolu dolu bir aşk için bence bu kitap okunur...

Yazarın diğer romanları:

  1. Soğuk Kahve
  2. Sabah Uykum 
  3. Korkma Kalbim







10 Mart 2016 Perşembe

SABAHATTİN ALİ-KÜRK MANTOLU MADONNA-KİTAP YORUMU

Sabahattin Alinin yazmış olduğu Kürk Mantolu Madonna 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır.18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 tarihleri arasında Hakikat gazetesinde 'Büyük Hikaye' adı altında  yayımlanmıştır.Kitap 160 sayfadan oluşup Yapı Kredi Yayınları tarafından basılmıştır.Kitap da kendi halinde yaşayan bir adamın karşı tarafa duyduğu aşkı konu almıştır.

Hikaye bir gencin çalıştığı yerde bulunan iş arkadaşı Raif Efendiyi kendi bakış açısından anlatmasıyla başlar...
.
Romanın baş karakteri Raif Efendi içine kapanık,dış dünyayla bağlantısı olmayan,çekingen,kendi hayatını içinde yapayalnız yaşamış bir karakterdir.Hayatında devamlı hor görülmüş,sesini kimselere duyuramamış ve uğradığı bütün haksızlıklara boyun eğmiştir.İstemediği bir hayatı yaşamaktadır.Evlidir ve ailesiyle beraberdir.Ailedeki bütün fertler kendisinin var olup olmadığından haberi yoktur.Hayatındaki vazgeçilmez anısını hiç kimselere anlatamamış,bir deftere yazıya dökmüştür.

Babasının sabunculuk mesleğini öğrenmesi için Berline göndermesiyle işler karışır.Sanata olan ilgisiyle Berlinde sanat galerilerini dolaşır.Bir gün dolaştığı sanat galerisinde bir kadının portresini görür.Portredeki kadını hiç görmediği halde aşık olur.Hayallerini kurduğu kadına çok benziyordu.Kürk mantosunun içinde çok zarif ve çok naiftir.Bu portre daha önce hissetmediği duygularının dışarıya vurmasını sağlıyordu.Raif Efendi hemen tabloda,tablonun sahibinin ismini bulmaya çalışıyordu.Tablonun Maria Pudere ait olduğunu buldu.Tabloya hayran dolu gözlerle her geçen gün bakmaktadır.Hiç sıkılmadan,usanmadan her gün tabloyu dolu dolu izlemeye gelmektedir.Bu sırada da dışarıdaki gözlerin farkında değildir.Bir gün tabloyu seyrederken yanına bir bayan gelir.Bayan tablonun sahibi Maria Puderin ta kendisidir.Raif efendinin tabloya haran hayran bakması hoşuna gitmiştir ve merak edip Raif efendiyle tanışmıştır.Raif efendi başta ondan pek hoşlanmamıştır.Kendisiyle dalga geçtiğini düşünür.Konuştuğu kişinin tablonun sahibi olduğunu öğrenince hayatı biranda değişir.

Marianın karakteri Raif efendiye göre daha farklıdır.Maria kendisinin özgür yetiştiğini,canının istediği her şeyi yaptığını anlatır.Kendince kadınların ezilmemesi gerektiğini düşünür.Erkeklerin kadınlara karşı takındıkları tavrı hiç sevmez,kadınların da erkekler gibi aynı haklara sahip olduğunu düşünür.Raif Efendi için farklı bir karaktere sahip olsa da ikisi de çok iyi arkadaş olurlar.Beraber sanat galerilerine,orkestralara giderler.Raif Efendi Berlini pek fazla bilmediği için Maria kendi sevdiği mekanları ve Berlinin kendince önemli yerlerini gezdirir.Raif Efendi Mariayı çok sevmektedir ama Maria Raife açık açık kendisine aşık olmadığını sadece arkadaş olarak kalmak istediğini söyler.Raif Efendi ilk başta hayal kırıklığına uğrar ama kendisi için bu bir engel değildir.Çünkü hayatında ilk kez kendisini anlayan,bu şekilde hislerini yoğun yaşadığı bir zaman olmamıştır.Yine de her şeye rağmen arkadaşlıklarını dolu dolu yaşarlar.Bazı kitaplarda olduğu gibi bu kitapta da hikayenin sonu kötü biter.


Raif Efendi babasının öldüğüne dair bir mektup alır.Bu sebep den dolayı Havrana yani asıl yaşadığı yere geri dönmesi gerekmektedir.Mariadan ayrılmak hiç istemez.Mariayla mektup sayesinde birbirlerine haber vereceklerine dair söz verirler.Raif Efendi işleri yoluna koyduktan sonra onu da yanına alacağını söyler.Bu nedenle Raif Efendi bir gözü arkada Havrana gider.Havranda onu hiç umursamayan,daha doğrusu aileden biri olarak görmeyen ailesi yani ölen babası miras olarak bakımsız bir zeytinlik bırakmıştır.Zaten Raif Efendinin para da pul da gözü yoktur.Bu arada Raif Efendi Mariadan haberler alır.Her mektubunda Maria  güzel bir haberin olduğunu söyler.Raif Efendi defalarca ne haberi olduğunu sorduysa da Mariada defalarca geldiğimde öğrenirsin diye Raif Efendinin merakını dindirmeye çalışır.

Raif Efendi bi zaman sonra Mariadan mektup alamaz olur.Bu durumu kötü düşünmez tam tersi kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür.Raif Efendinin hiç istemediği kendisini yalnız hissettiği yaşamı burda başlar.Sevmediği bir kadınla evlenir.Raif Efendi tam on yıl sonra bir akşam Ankara sokaklarında Marianın akrabasını yanında küçük bir kız çocuğuyla görür.Mektupların kesildiğini,işin aslını o zaman anlar.Maria ağır bir hastalık sonucu hayatını kaybeder.Mektuplarda devamlı söylediği güzel haber ikisinin canından,kanından bir kız çocuğunun olduğunu söyler.Maria doğumdan birkaç ay sonra ölmüştür ve o zaman anlar Raif Efendi karşısında duran küçük kızın aslında onun kızı olduğunu...
Evet arkadaşlar ben bu kitabı çok beğendim ve isteyerek büyük bir heyecanla okudum.Kitap günümüzdeki romanlara nazaran geçmiş dönemlerde yazıldığı için anlatım tarzı,hikayede kullanılan bazı kelimeler farklı.Bu kitabı sizlerde okuduğunuzda fark edeceksiniz.Eğer hala okumadıysanız hemen okumanızı tavsiye ediyorum.Herkesin rafında mutlaka bulunması gereken bir kitap.

SABAHATTİN ALİNİN DİĞER ROMANLARI

  • Kuyucaklı Yusuf (1973)
  • İçimizdeki Şeytan (1940)
En kısa zamanda bu romanlarıda okuyup sizlere yorumlamak istiyorum

4 Mart 2016 Cuma

LAURA FLORAND-ÇİKOLATA HIRSIZI KİTAP YORUMU




Kitabın Adı:Çikolata Hırsızı
Gerçek Adı:The Chocolate Theif
Kitabın Yazarı:Laura Florand 
Sayfa Sayısı:360
Yayınevi:Yakamoz Kitap
ARKA KAPAK 
Corey Çikolata Fabrikasının varisi olan Cade Corey yeni bir gurme lezzet arayışı içindedir.Bu hayalini gerçeğe dönüştürmek için tüm dünyanın tanıdığı bir çikolata ustası olan Sylvain Marguis ile görüşmek ve onu ikna etmek umuduyla Parise gider.Ancak yaşanacaklar Cadenin kafasında kurduğu senaryoya uyum göstermeyecektir.
Parisin gizemli ve sıcacık atmosferinde şekillenen bu macera kesinlikle okunmaya değer!
Okurken buram buram çikolata kokusuyla dolucaksınız...


Merhaba arkadaşlar bu sefer sizlere çikolata kokusuyla geldim.Laura Florandın yazmış olduğu çikolata hırsızı iki tane ünlü çikolata sahibi kadın ve erkeğin etrafında oluşan aşkını konu almıştır.Roman Kasım 2015 de baskıya girmiş ve okuyucularla buluşmuştur. Kitapta konu Paris de geçtiği için Fransızca kelimelere çokça yer verilmiştir.Anlatım tarzı da akıcı ve etkileyicidir.Kitabı okurken insanlara hayal gücü kazandırır.Hayal ettikçe çikolata ustası gibi hissedersiniz..Kitabın kokulu da olması kitabın ayırıcı bir özelliğidir.

Kitabın Konusu:Corey çikolataların sahibi Cade Corey  çikolatalarına farklı bir lezzetle buluşturarak insanlara sunmak istiyor.Bunun içinde dünyanın en ünlü çikolatacısı Marguis çikolataların sahibi Sylvain Marguisle görüşmek üzere Parise gider.Ama işler hiç umduğu gibi gitmez.Sylvain Marguis çikolatalarını Corey çikolatalarıyla birleştirmek istemez.Cade buna çok sinirlenir.Çünkü ondan bu kadar da sert tepki beklemiyordur.Corey çikolataların geçmiş de çikolata hırsızlığıyla suçlanması Cadenin biraz işini zorlaştırır.Ama Cade ne olursa olsun kararından asla vazgeçmez.Bu sırada Cade Sylvain Marguisin cazibisine karşı koyamaz.Ondaki çikolata kokusuna,güçlü ellerine,spatulayla mermerde çikolatayı vuruşuna hayran kalır.Sylvain de Cadeye karşı boş değildir ama temkinlidir.Belki Cadenin, çikolatalarına sahip olmak için ondan hoşlandığını zanneder.Ama bu şüpheleri boşunadır.Sylvain bir sabah laboratoire geldiğinde heryerin karışık ve dün akşamdan yaptığı çikolata kutularının sayısının eksik olduğunu görür.Galiba çikolata hırsızı arkasında izler bırakarak kaçmıştır.

Sizce Sylvain Marguis`in Çikolata Hırsızı Kim?

Kitabı büyük bir zevkle okudum ve bitirdim.Konusu daha önceden de dediğim gibi çok güzel.Kitabın konusu kadar kapağıda çok güzel.Kapağın iç kısmı harika çizilmiş.Herkese okuması için tavsiye ederim.Bide kitabı okurken yanınıza çikolata almayı unutmayın.Okurken insanın canı çikolata çekiyorda...


Sana sımsıkı sarılıp sonsuza kadar öyle kalabilir miyim?
O kadar insan arasından bana gelmen,bu dünyadaki en büyük şansım.
Bir sevgiyi anlamak bir yaşam harcamaktır.
Bazı mutluluklar kelebekler gibidir,tutamazsınız.Ellerinizin arasından uçup gitmesine izin vermeniz gerekir.


Bunlarda benim kitapta bulduğum önemli notlar...

Baksanıza kitabın iç kısmı ne kadar güzel,çizenin ellerine sağlık...